Basın Bildirisi
DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ve DHB (Dünya Hepatit Birliği) tarafından “Dünya Hepatit Günü” olarak belirlenen 28 Temmuz günü, bütün dünya ile birlikte ülkemizde de düzenlenen değişik etkinliklerle ele alınacaktır.
Niçin 28 Temmuz?
2010 yılından beri Dünya Sağlık Örgütü tarafından, hepatit B virüsünü ilk kez tanımlayan Nobel ödüllü ABD’li doktor B.S. Blumberg’in onuruna doğum günü olan 28 Temmuz tarihi Dünya Hepatit Günü olarak belirlenmiştir. Bugünün amacı, ulusal ve uluslararası alanda hepatit hastalığı hakkında toplumu bilgilendirmek, farkındalığı artırmak, koruyucu önlemlere dikkat çekmek ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirerek gelecekte viral hepatitleri insanlığı tehdit eden hastalıklar listesinden silmektir.
Gerçekten viral hepatitler dünyanın başına bela mıdır?
Tüm dünyada yaklaşık 300 milyon hepatit B, 70 milyon da hepatit C taşıyıcısı veya hastası bulunmaktadır. Bu iki virüs, ülkemizde de önemli bir sağlık sorunudur: Ülkemizde HBV sıklığı %4, HCV sıklığı ise %1 olup, yaklaşık 2-3 milyon hepatit B ve 500.000 hepatit C hastamız olduğu tahmin edilmektedir. Hepatit C hastalarımızın tanı koyulduğunda %20’sinin ileri evrede yani sirotik olması çok acı bir gerçektir. Tüm dünyada bir yılda 1.5 milyona yakın kişi Hepatit B (HBV) ve Hepatit C virüsünün (HCV) yol açtığı Kronik hepatitlere bağlı komplikasyon olarak gelişen siroz ve karaciğer kanseri nedeniyle kaybedilmektedir.
Hepatit B ve C virüsle enfekte olmuş kan ve kan ürünleriyle, steril olmayan aletlerle yapılan tıbbi ve cerrahi girişimlerle, damar içi uyuşturucu kullanımıyla, dövme ve piercing uygulamaları ile, doğum sırasında anneden çocuğa ve nadiren de olsa virüsü taşıyan kişiyle girilen korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşmaktadır.
Hepatit B ve C tedavi edilebilmekte midir?
Bugün kronik hepatit B tedavi ile kontrol altına alınabilir; kronik hepatit C’de tedavi edilebilir bir hastalık konumuna gelmiştir. Hepatit C'nin yaklaşık üç yıldır hastalarımızın yeni antiviraller ile tedavisi SGK tarafından karşılanmaktadır. Bu tedavilerin başarı oranıda neredeyse %100’e yakındır ve hastalık bir daha tektrarlamamaktadır.
Hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonu aşıyla korunulabilir bir hastalıktır. Sağlık Bakanlığı 1998 yılından beri hepatit B aşısını çocukluk aşı programına almış olup, %90’ların üzerinde başarı ile bu programına devam etmektedir. Kronik hepatit B’nin önlenmesi açısından VHSD olarak bakanlığın aşılama çalışmalarını destekliyor ve ileriye dönük çok önemli bir etkinlik olarak görüyoruz. Aşı kapsamı dışında kalan kişilerin de bireysel olarak aşılanması konusunda yeni bir program başlatılmasını arzuluyoruz.
Yaklaşık 30 yıldır hepatit B veya hepatit C’ye bağlı Kronik hepatitler tedavi edilebilmektedir. Kronik hepatit B tedavisinde değişik sayıda tedavi söz konusu olup, hastalar günde 1 tablet ile tedavi edilebilmektedir.
30 yıl önce başlayan Hepatit C tedavisinde bugün için yeni tedavi yöntemleri ile 2-3 ay gibi kısa sürede hastalarımızın nerede ise tamamı tedavi edilebilmektedir.
Ülkemizde Hepatit B ve C hastaları, dünya standardları ölçüsünde tedavi imkanına kavuşmuşlardır.
Hepatit C ile ilişkili hastalık yükünün önümüzdeki birkaç on yıl içinde artacağı öngörülmektedir. Tedavi edilen hastalarda siroz ve kansere bağlı ölümleri önemli ölçüde azaltmaktadır. Tedavinin gecikmesi uzun dönemde maliyetleri artırmaktadır. Bugün için tedavi edilebilen bu hastalıkta farkındalığı arttırmak çok önemli bir hale gelmiştir.
Bizlerin ve hastalarımızın sorunlarını gündeme getirdiğimiz bu günde sorunlarımızı özetlemek gerekirse:
• Halen hastalarımız açısından damgalanma ve ayrımcılık devam etmektedir.
• Hastalarımızın tanı alma oranı yaklaşık %20’lerdedir. Bunun anlamı Kronik hepatitleri olup da tanısını bilmeyen milyonlarca hasta hastalıkları sessizce siroza ve karaciğer kanserine ilerleyerek, hastalıklarını kan ve cinsel yol ile bulaştırarak aramızda yaşamaya devam etmektedirler. Sessiz giden ve hastalıklarını bilmeden yaşayanlar için mutlaka öncelikli olarak riskli gruplardan başlayarak tarama programları uygulamaya sokulmalıdır.
• Özellikle hepatit C tedavileri tüm illerimizde verilmemektedir. Ortalama 50-60 yaşlarındaki hastalarımız ilaçlarını almak için komşu illere gitmek zorundadır. Bu zorluk tüm illerimizde ilaçların verilmesi sağlanarak çözülebilir.
Viral Hepatitle Savaşım Derneği
Prof.Dr.Fehmi Tabak